Son Konu

Yahya Kemal Beyatlı Tum Şiirleri

bilgiliadam

Yeni Üye
Katılım
16 Ağu 2017
Mesajlar
1,516,397
Tepkime
32
Puanları
48
Credits
-6,413
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Yahya Kemal Beyatlı Şiirleri


Yahya Kemal Beyatlıya Ait Tum Şiirler

RİNDLERİN AKŞAMI

Donulmez akşamın ufkundayızVakit cok gec;
Bu son fasıldır ey omrum nasıl gecersen gec!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz oyle bir teselliyle
Geniş kanatları boşlukta simsiyah acılan
Ve arkasında guneş doğmayan buyuk kapıdan
Gecince başlayacak bitmeyen sukunlu gece
Guruba karşı bu son bahcelerde, keyfince,
Ya şevk icinde harab ol, ya aşk icinde gonul!
Ya lale acmalıdır goğsumuzde yahud gul

YAHYA KEMAL BEYATLI

RİNDLERİN OLUMU

Hafız'ın kabri olan bahcede bir gul varmış;
Yeniden her gun acarmış kanayan rengiyle
Gece; bulbul ağaran vakte kadar ağlarmış
Eski Şiraz'ı hayal ettiren ahengiyle

Olum asude bahar ulkesidir bir rinde;
Gonlu her yerde buhurdan gibi yıllarca tuter
Ve serin serviler altında kalan kabrinde
Her seher bir gul acar;her gece bir bulbul oter

YAHYA KEMAL BEYATLI

SİSTE SOYLENİŞ

Birden kapandı birbiri ardınca perdeler
Kandilli, Goksu, Kanlıca, İstinye nerdeler?

Som zumrut ortasında, muzaffer, akıp giden
Firuze nehri nerde? Bugun saklıdır, neden?

Benzetmek olmasın sana dunyada bir yeri;
Eylul sonunda boyledir İsvicre golleri

Bir devri lanetiyle boğan şairin Sis'i
Vicdan ve ruh elemlerinin en zehirlisi

Hulyama bir eza gibi aksetti bir daha;
Ortun! Muebbeden uyu! Ey şehr! O beddua

Hayır bu hal uzun suremez, sen yakındasın;
Hala dağılmayan bu sisin arkasındasın

Sıyrıl, beyaz karanlık icinden, parıl parıl
Berraklığında bilme nedir hafta, ay ve yıl

Huznun, ferahlığın bizim olsun kışın, yazın,
Hic bir zaman kader bizi senden ayırmasın

YAHYA KEMAL BEYATLI

SULEYMANİYEDE BAYRAM SABAHI

Artarak gonlumun aydınlığı her saniyede
Bir mehabetli sabah oldu Suleymaniye'de
Kendi gok kubbemiz altında bu bayram saati,
Dokuz asrında butun halkı, butun memleketi
Yer yer aksettiriyor mavileşen manzaradan,
Kalkıyor tozlu zaman perdesi her an aradan
Gecenin bitmeğe yuz tuttuğu andan beridir,
Duyulan gokte kanad, yerde ayak sesleridir
Bir geliş var! Ne mubarek, ne garib alem bu!
Hava boydan boya binlerce hayaletle dolu
Her ufuktan bu geliş eski seferlerdendir;
O seferlerle acılmış nice yerlerdendir
Bu sukunette karıştıkca karanlıkla ışık
Yuruyor, durmadan, insan ve hayalet karışık;
Kimi gokten, kimi yerden uşuşup her kapıya,
Giriyor, birbiri ardınca, ilahi yapıya
Tanrının mabedi her bir tarafından doluyor,
Bu saatlerde Suleymaniye tarih oluyor
Ordumilletlerin en cok doğuşen, en sarpı
Adamış sevdiği Allah'ına bir boyle yapı
En guzel mabedi olsun diye en son dinin
Budur oz şekli hayal ettiği mimarının
Gorebilsin diye sonsuzluğu her yerden iyi,
Secmiş İstanbul'un ufkunda bu kudsi tepeyi;
Taşımış harcını gazileri, serdarıyle,
Taşı yenmiş nice bin işcisi, mimarıyle
Hur ve engin vatanın hem gece, hem gunduzune,
Uhrevi bir kapı acmiş buradan gokyuzune,
Taa ki gecsin ezeli rahmete ruh orduları
Bir neferdir bu zafer mabedinin mimari
Ulu mabed! Seni ancak bu sabah anlıyorum;
Ben de bir varisin olmakla bugun mağrurum;
Bir zaman hendeseden abide zannettimdi;
Kubben altında bu cumhura bakarken şimdi,
Senelerden beri ru'yada gorup ozlediğim
Cedlerin mağfiret iklimine girmiş gibiyim
Dili bir, gonlu bir, imanı bir insan yığını
Goruyor varliğının bir yere toplandığını;
Buyuk Allah'ı anarken bir ağızdan herkes
Nice bin dalgalı Tekbir oluyor tek bir ses;
Yukselen bir nakaratın buyuyen velvelesi,
Nice tuğlarla karışmış nice bin at yelesi!
Gordum on safta oturmuş nefer esvaplı biri
Dinliyor vecd ile tekrar alınan Tekbir'i
Ne kadar saf idi siması bu mu'min neferin!
Kimdi? Banisi mi, mimarı mı ulvi eserin?
Taa Malazgirt ovasından yuruyen Turkoğlu
Bu nefer miydi? Derin gozleri yaşlarla dolu,
Yuzu dunyada yiğit yuzlerinin en guzeli,
Cok buyuk bir iş gormekle yorulmuş belli;
Hem buyuk yurdu kuran hem koruyan kudretimiz
Her zaman varlığımız, hem kanımız hem etimiz;
Vatanın hem yaşıyan varisi hem sahibi o,
Gorunur halka bu gunlerde teselli gibi o,
Hem bu toprakta bugun, bizde kalan her yerde,
Hem de coktan beri kaybettiğimiz yerlerde
Karşı dağlarda tutuşmus gibi gul bahceleri,
Koyu bir kırmızılık gokten ayırmakta yeri
Gokte top sesleri var, belli, derinden derine;
Belki yuzlerce şehir sesleniyor birbirine
Cok yakından mı bu sesler, cok uzaklardan mı?
Uskudar'dan mı? Hisar'dan mı? Kavaklar'dan mı?
Bursa'dan, Konya'dan, İzmir'den, uzaktan uzağa,
Carpıyor birbiri ardınca o dağdan bu dağa;
Şimdi her merhaleden, taa Beyazıd'dan, Van'dan,
Aynı top sesleri birbir geliyor her yandan
Ne kadar duygulu, engin ve mubarek bu seher!
Kadın erkek ve cocuk, gonlu dolanlar, yer yer,
Dinliyor hepsi buyuk hatıralar ruzgarını,
Caldıran topları ardınca Mohac toplarını
Gokte top sesleri, bir bir, nerelerden geliyor?
Mutlaka her biri bir başka zaferden geliyor:
Kosva'dan, Niğbolu'dan, Varna'dan, İstanbul'dan
Anıyor her biri bir vak'ayı heybetle bu an;
Belgrad'dan mı? Budin, Eğri ve Uyvar'dan mı?
Son hudutlarda yucelmiş sıradağlardan mı?
Deniz ufkunda bu top sesleri nerden geliyor?
Barbaros, belki, donanmayla seferden geliyor!
Adalar'dan mı? Tunus'dan mı, Cezayir'den mi?
Hur ufuklarda donanmış iki yuz pare gemi
Yeni doğmuş aya baktıkları yerden geliyor;
O mubarek gemiler hangi seherden geliyor?
Ulu mabedde karıştım vatanın birliğine
Cok sukur Tanrıya, gordum, bu saatlerde yine
Yaşıyanlarla beraber bulunan ervahı
Doludur gonlum ışıklarla bu bayram sabahı

YAHYA KEMAL BEYATLI

TERCİH

Dunyada ne ikbal ne servet dileriz
Hatta ne de ukbada saadet dileriz
Aşkın gul acan bulbul oten vaktinde
Yaranla tarab yar ile vuslat dileriz

YAHYA KEMAL BEYATLI


VUSLAT

Bir uykuyu cananla beraber uyuyanlar,
Omrun butun ikbalini vuslatta duyanlar,
Bir hazzı tukenmez gece sanmakla zamanı,
Gormezler ufuklarda, şafak soktuğu anı

Gordukleri ru'ya ezeli bahcedir aşka;
Her mevsimi bir yaz ve esen ruzgarı başka
Bulbulden o eğlencede feryad işitilmez;
Gul solmayı; mehtab, azalıp gitmeyi bilmez

Gok kubbesi her lahza, butun gozlere mavi
Zenginler o cennette fakirlerle musavi;
Sevdaları hulyalı havuzlarda serinler,
Sonsuz gibi, bir fiskiye ahengini dinler

Bir ruh, o derin bahcede bir defa yaşarsa
Boynunda O'nun kolları, koynunda O varsa,
Dalmışsa O'nun saclarının rayihasiyle,
Sevmekteki efsunu duyar her nefesiyle

Yıldızları, boydan boya doğmuş gibi, varlık
Bir mucize halinde o gozlerdendir artık
Kanmaz, en uzun buseye, optukce susuzdur
Zira, susatan zevk, o dudaklardakı tuzdur

İnsan ne yaratmışsa yaratmıştır o tuzdan
Bir sır gibidir azcok ilah olduğumuzdan
Onlar ki bu guller tutuşan bahcededirler
Bir gun nereden hangi tesadufle gelirler?

Aşk, onları sevkettiği gunlerde, kaderden
Ruzgar gibi bir sevk alır, oldukları yerden
Geldikleri yol, omrun ışıktan yoludur o!
Alemde bir akşam ne semavi koşudur o!

Dort atlı o gerdune, gelirken dolu dizgin,
Sevmiş iki ruh ufku gorurler daha engin,
Simaları her lahza parıldar bu zeferle;
Gok, her tarafından, donanır meş'alerle!

Bir uykuyu cananla beraber uyuyanlar,
Varlıkta butun zevki o cennette duyanlar
Dunyayı unutmuş bulunurken o sularda,
Zalim saat ihmal edilen vakti calar da

Bir an uyanırlarsa leziz uykulardan,
Baştanbaşa, heryer kesilir kapkara, zindan
Bir faciadır boyle bir alemde uyanmak
Gunden gune, hicranla bunalmış gibi, yanmak

Ey tali! Olumden ne beterdir bu karanlık!
Ey aşk! O gonuller sana maloldular artık!
Ey vuslat! O aşıkları efsuna ramet!
Ey tatlı ve ulvi gece! Yıllarca devam et!

YAHYA KEMAL BEYATLI

OK

Yavuz Sultan Selim Hanın onunde
Ok atan ihtiyar Bektaş Subaşı,
Bu yuksek tepeye dikti bu taşı
O Gaazi Hunkarın mutlu gununde

Vezir, molla, ağa, bey, takım takım,
Guneşli bir nisan gunu ok attı
Kimi yayı optu, kimi fırlattı;
En er kemankeşe yetti uc atım

En son Bektaş Ağa coktu diz ustu
Titrek elleriyle gererken yayı,
Her yandan bir merak sardı alayı
Ok uctu, hedefin kalbine duştu

Hunkar dedi Koca! Pek yaman saldın,
Eğerci bellisin benim katımda,
Bir sır olsa gerek bu ilk atımda
Bu sihirli oku nereden aldın?

İhtiyar elini bağrına soktu,
Dedi ki: İstanbul muhasarası,
Başlarken aldığım gaza yarası,
İcinden cektiğim bu altın oktu!

Yahya Kemal Beyatlı

AŞK HİKAYESİ

Ah o akşam o tirenden guluşun!
O guluş kalbime aksettiği an
Duymadım ilk ateşin duştuğunu;
Şavka benzer bir ışık zannettim
Macera başlamak uzereymiş o gun
Surecekmiş bu ateş yıllarca

Bir taraftan Yakacık, mor dağlar
Bir taraftan da deniz, şuh adalar
O gun omrumde, kader
Gececek aşkı resimleştirmiş
Bu guzel cercevede

Yine dun gectim o yoldan;
Aynı raylarda tirenler geciyor
Karşı dağlar, hep o dağlar
Kıyı hep aynı kıyı
Ve deniz aynı deniz;
O guluşten bir eser yok yalnız;
O guzel cerceve bomboş!
Belki kalbim daha boş!

Yahya Kemal Beyatlı

SES

Gunlerce ne gordum ne de kimseye sordum,
'Yarab! Hele kalp ağrılarım durdu!' diyordum
His var mı bu alemde nekahat gibi tatlı?
Gonlum bu sevincin helecaniyle kanatlı
Bir taze bahar alemi seyretti felekte,
Mevsim mutehayyil, vakit akşamdı Bebek'te;
Akşam! Lekesiz, saf, iyi bir yuz gibi akşam!
Ta karşı bayırlarda tutuşmuş iki uc cam;
Sakin koyu, şen cepheli kasriyle Kucuksu,
Ardında vatan semtinin ormanları kuytu;
Bir neş'eli hengamede cepcevre yamaclar
Hep aynı tehassusle meyillenmiş ağaclar;
Dalgın duyuyor ruzgarın ahengini dal dal,
Baktım suzulup gecti acıktan iki sandal;

Bir lahzada bir pancur acılmış gibi yazdan
Bir bestenin engin sesi yukseldi Boğaz'dan
Coşmuş yine bir aşkın uzak hatırasıyle,
Aksetti uyanmış tepelerden sırasıyle,
Dağ dağ o guzel ses butun etrafı gezindi:
Gormuş ve gecirmiş denizin kalbine sindi
Ani bir uzuntuyle bu ru'yadan uyandım
Tekrar o alev gomleği giymiş gibi yandım,
Her yerden o, hem aynı bakış, aynı emelde,
Bir kanlı gul ağzında ve mey kasesi elde;
Her yerden o, hem aynı guzellikte, gorundu,
Sandım bu biten gun beni ramettiği gundu

Yahya Kemal Beyatlı


GECE

Kandilli yuzerken uykularda
Mehtabı surukledik sularda

Bir yoldu parıldayan gumuşten,
Gittik Bahs acmadık donuşten

Hulya tepeler hayal ağaclar
Durgun suda dinlenen yamaclar

Mevsim sonu oyle bir zaman ki
Gaip bir mUsikiydi sanki

Gitmiş, kaybolmuşuz uzakta
Ruya sona ermeden şafakta(1)

Yahya Kemal BEYATLI

SESSİZ GEMİ

Artık demir almak gunu gelmişse zamandan,
Mechule giden bir gemi kalkar bu limandan

Hic yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol

Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
Gunlerce siyah ufka bakar gozleri nemli

Bicare gonuller Ne giden son gemidir bu
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu

Dunyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilmez ki, giden sevgililer donmeyecekler

Bir cok gidenin her biri memnun ki yerinden
Bir cok seneler gecti; donen yok seferinden

YAHYA KEMAL BEYATLI

Bir Başka Tepeden

Sana dun bir tepeden baktım aziz İstanbul!
Gormedim gezmediğim, sevmediğim hicbir yer
Omrum oldukca gonul tahtına keyfince kurul!
Sade bir semtini sevmek bile bir omre değer

Nice revnaklı şehirler gorunur dunyada,
Lakin efsunlu guzellikleri sensin yaratan
Yaşamıştır derim en hoş ve uzun ruyada
Sende cok yıl yaşayan, sende olen, sende yatan

Yahya Kemal Beyatlı

AKINCILAR

Bin atlı akınlarda cocuklar gibi şendik
Bin atlı o gun dev gibi bir orduyu yendik

Haykırdı ak tolgalı beylerbeyi ilerle
Bir yaz gunu gectik tunadan kafilelerle

Şimşek gibi atıldık bir semte yedi koldan
Şimşek gibi Turk atlarının gectiği yoldan

Bir gun yine doludizgin atlarımızla
Yerden yedi kat arşa kanatlandık o hızla

Cennette bu gun gulleri acmış goruruzde
Hala o kızıl hatıra gitmez gozumuzde

Bin atlı akınlarda cocuklar gibi şendik
Bin atlı o gun dev gibi bir orduyu yendik

YAHYA KEMAL BEYATLI

ENDULUS'TE RAKS

Zil, şal ve gul Bu bahcede raksın butun hızı
Şevk akşamında Endulus uc def'a kırmızı

Aşkın sihirli şarkısı yuzlerce dildedir
İspanya neşesiyle bu akşam bu zildedir

Yelpaze cevrilir gibi birden donuşleri,
İşveyle devriliş, sacılış, ortunuşleri

Her rengi istemez gozumuz şimdi aldadır;
İspanya dalga dalga bu akşam bu şaldadır

Alnında halka halkadır aşufte kakulu,
Goğsunde yosma Gırnata'nın en guzel gulu

Altın kadeh her elde, guneş her gonuldedir;
İspanya varlığıyle bu akşam bu guldedir

Raks ortasında bir durup oynar, yurur gibi;
Bir baş cevirmesiyle bakar oldurur gibi

Gul tenli, kor dudaklı, komur gozlu, surmeli
Şeytan diyor ki sarmalı, yuz kerre opmeli

Gozler kamaştıran şala, meftUm eden gule,
Her kalbi dolduran zile, her sineden: 'Ole!'

ERENKOY'DE BAHAR

Canan aramızda bir adındı,
Şirin gibi husn u ana unvan,
Bir sahile hem şerefti hem şan,
Cok kerre hayalimizde canan
Bir şi'ri hatırlatan kadındı

Doğmuştu icimde ta derinden
Yıldızları mavi bir semanın;
Hazzıyla harab idim edanın,
Hala mutehayyilim sadanın
Gonlumde kalan akislerinden

Mevsim iyi, kainat iyiydi;
Yıldızlar o yanda, biz bu yanda,
Hulya gibi hoş gecen zamanda
Sandım ki guzelliğin cihanda
Bir saltanatın guzelliğiydi

İstanbul'un oyledir baharı;
Bir aşk oluverdi aşinalık
Aylarca hayal icinde kaldık;
Zannımca Erenkoyu'nde artık
Gormez felek oyle bir baharı

EYLUL SONU

Gunler kısaldı Kanlıca'nın ihtiyarları
Bir bir hatırlamakta gecen sonbalarları

Yalnız bu semti sevmek icin omrumuz kısa
Yazlar yavaşca bitmese, gunler kısalmasa

İctik bu nadir icki'yi yıllarca kanmadık
Bir boyle zevke tek bir omur yetmiyor, yazık!

Olmek kaderde var, bize urkuntu vermiyor;
Lakin vatandan ayrılışın ıztırabı zor

Hic donmemek olum gecesinden bu sahile,
Bitmez bir ozleyiştir, olumden beter bile

GECMİŞ YAZ

Ruya gibi bir yazdı Yarattın hevesinle
Her anını, her rengini, her şiirini hazdan
Hala doludur bahceler en tatlı sesinle!
Bir gun, bir uzak hatıra ozlersen o yazdan

Korfezdeki dalgın suya bir bak, goreceksin:
Gecmiş gecelerden biri durmakta derinden;
Mehtap iri guller ve senin en guzel aksin
Velhasıl o ruya duruyor yerli yerinde!

YAHYA KEMAL BEYATLI

HATIRLATAN

Hicran, gun ortasında oten bir horoz gibi,
Seslendi pek vakitsiz İcim yandı ansızın

Mazi yosunla ortulu bir gol ki yok gibi,
Mevsim serin ve bahcede yaprak yığın yığın

Hicran gun ortasında neden boyle seslenir,
Birden hatırlatır unutan kalbe sevgiyi?

Keskin bir ozleyişle hayal ettiren nedir
Bir devre varsa insanın omrunde en iyi?

Ey sevgi anladım bu uzakta seda ile,
Omrun yegane lezzetidir hatıran bile

HAZAN BAHCELERİ

Kalbim yine uzgun, seni andım da derinden
Gectim yine dun eski hazan bahcelerinden
Yorgun ve kırılmış gibi en ince yerinden
Gectim yine dun eski hazan bahcelerinden

Senden boşalan bağrıma gozyaşları dolmuş
Gordum ki yazın bastığımız otları solmuş
Son demde bu mevsim gibi benzimde kul olmuş
Gectim yine dun eski hazan bahcelerinden

MEHLİKA SULTAN

Mehlika Sultan'a aşık yedi genc
Gece şehrin kapısından cıktı:
Mehlika Sultan'a aşık yedi genc
Kara sevdalı birer aşıktı

Bir hayalet gibi dunya guzeli
Girdiğinden beri ru'yalarına;
Hepsi meşhur, o muamma guzeli
Gittiler gormeye Kaf dağlarına

Hepsi, sırtında aba, gunlerce
Gittiler icleri hicranla dolu;
Her gunun ufkunu sardıkca gece
Dediler: ''Belki bu son akşamdır''

Bu emel gurbetinin yoktur ucu;
Daima yollar uzar, kalp uzulur:
Omru oldukca yurur her yolcu,
Varmadan menzile bir yerde olur

Mehlika'nın kara sevdalıları
Vardılar cikrigi yok bir kuyuya,
Mehlika'nın kara sevdalıları
Baktılar korkulu gozlerle suya

Gorduler: ''Aynada bir gizli cihan
Ufku cepcevre olum servileri''
Sandılar doğdu icinden bir an
O, uzun gozlu, uzun saclı peri

Bu hazin yolcuların en kucuğu
Bir zaman baktı o viran kuyuya
Ve neden sonra gumuş bir yuzuğu
Parmağından sıyırıp attı suya

Su cekilmiş gibi ru'ya oldu!
Erdiler yolculuğun son demine;
Bir hayal alemi peyda oldu
Goctuler hep o hayal alemine

Mehlika Sultan'a aşık yedi genc
Seneler gecti, henuz gelmediler;
Mehlika Sultan'a aşık yedi genc
Oradan gelmeyecekmiş dediler!

MOHAC TURKUSU

Bizdik o hucumun butun aşkıyle kanatlı;
Bizdik o sabah ilk atılan safta yuz atlı

Uctuk Mohac ufkunda gorunmek hevesiyle,
Canlandı o meşhur ova at kişnemesiyle!

Fethin daha bir ulkeyi parlattığı gundu;
Biz uğruna can verdiğimiz yerde gorundu

Gul yuzlu bir afetti ki her pusesi lale;
Girdik zaferin koynuna, kandık o visale!

Dunyaya veda ettik, atıldık dolu dizgin;
En son koşumuzdur bu! Asırlarca bilinsin!

Bir bir acılırken goğe, son def'a yarıştık;
Allaha giden yolda meleklerle karıştık

Gectik hepimiz dort nala cennet kapısından;
Gorduk ebedi cedleri bir anda yakından!

Bir bahcedeyiz şimdi şehitlerle beraber;
Bizler gibi olmuş o yiğitlerle beraber

Lakin kalacak doğduğumuz toprağa bizden
Şimşek gibi bir hatıra nal seslerimizden!

OZLEYEN

Gonlumle oturdum da huzunlendim o yerde,
Sen nerdesin, ey sevgili, yaz gunleri nerde!
Dağlar ağarırken konuşmuştuk tepelerde,
Sen nerde o fecrin ağaran dağları nerde!

Akşam, guneş artık deniz ufkunda silindi,
Hulya gibi yalnız gezinenler koye indi
Ben kaldım, uzaklarda gunun sesleri dindi,
Gonlumle, hayalet gibi, ben kaldım o yerde

YAHYA KEMAL BEYATLI
 
Üst Alt