Son Konu

Yahya Kemal Beyatlı Uzun Şiirleri

bilgiliadam

Yeni Üye
Katılım
16 Ağu 2017
Mesajlar
1,516,397
Tepkime
32
Puanları
48
Credits
-6,413
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Yahya Kemal Beyatlı Şiirleri,

SULEYMANİYEDE BAYRAM SABAHI

Artarak gonlumun aydınlığı her saniyede
Bir mehabetli sabah oldu Suleymaniye'de
Kendi gok kubbemiz altında bu bayram saati,
Dokuz asrında butun halkı, butun memleketi
Yer yer aksettiriyor mavileşen manzaradan,
Kalkıyor tozlu zaman perdesi her an aradan
Gecenin bitmeğe yuz tuttuğu andan beridir,
Duyulan gokte kanad, yerde ayak sesleridir
Bir geliş var! Ne mubarek, ne garib alem bu!
Hava boydan boya binlerce hayaletle dolu
Her ufuktan bu geliş eski seferlerdendir;
O seferlerle acılmış nice yerlerdendir
Bu sukunette karıştıkca karanlıkla ışık
Yuruyor, durmadan, insan ve hayalet karışık;
Kimi gokten, kimi yerden uşuşup her kapıya,
Giriyor, birbiri ardınca, ilahi yapıya
Tanrının mabedi her bir tarafından doluyor,
Bu saatlerde Suleymaniye tarih oluyor
Ordumilletlerin en cok doğuşen, en sarpı
Adamış sevdiği Allah'ına bir boyle yapı
En guzel mabedi olsun diye en son dinin
Budur oz şekli hayal ettiği mimarının
Gorebilsin diye sonsuzluğu her yerden iyi,
Secmiş İstanbul'un ufkunda bu kudsi tepeyi;
Taşımış harcını gazileri, serdarıyle,
Taşı yenmiş nice bin işcisi, mimarıyle
Hur ve engin vatanın hem gece, hem gunduzune,
Uhrevi bir kapı acmiş buradan gokyuzune,
Taa ki gecsin ezeli rahmete ruh orduları
Bir neferdir bu zafer mabedinin mimari
Ulu mabed! Seni ancak bu sabah anlıyorum;
Ben de bir varisin olmakla bugun mağrurum;
Bir zaman hendeseden abide zannettimdi;
Kubben altında bu cumhura bakarken şimdi,
Senelerden beri ru'yada gorup ozlediğim
Cedlerin mağfiret iklimine girmiş gibiyim
Dili bir, gonlu bir, imanı bir insan yığını
Goruyor varliğının bir yere toplandığını;
Buyuk Allah'ı anarken bir ağızdan herkes
Nice bin dalgalı Tekbir oluyor tek bir ses;
Yukselen bir nakaratın buyuyen velvelesi,
Nice tuğlarla karışmış nice bin at yelesi!
Gordum on safta oturmuş nefer esvaplı biri
Dinliyor vecd ile tekrar alınan Tekbir'i
Ne kadar saf idi siması bu mu'min neferin!
Kimdi? Banisi mi, mimarı mı ulvi eserin?
Taa Malazgirt ovasından yuruyen Turkoğlu
Bu nefer miydi? Derin gozleri yaşlarla dolu,
Yuzu dunyada yiğit yuzlerinin en guzeli,
Cok buyuk bir iş gormekle yorulmuş belli;
Hem buyuk yurdu kuran hem koruyan kudretimiz
Her zaman varlığımız, hem kanımız hem etimiz;
Vatanın hem yaşıyan varisi hem sahibi o,
Gorunur halka bu gunlerde teselli gibi o,
Hem bu toprakta bugun, bizde kalan her yerde,
Hem de coktan beri kaybettiğimiz yerlerde
Karşı dağlarda tutuşmus gibi gul bahceleri,
Koyu bir kırmızılık gokten ayırmakta yeri
Gokte top sesleri var, belli, derinden derine;
Belki yuzlerce şehir sesleniyor birbirine
Cok yakından mı bu sesler, cok uzaklardan mı?
Uskudar'dan mı? Hisar'dan mı? Kavaklar'dan mı?
Bursa'dan, Konya'dan, İzmir'den, uzaktan uzağa,
Carpıyor birbiri ardınca o dağdan bu dağa;
Şimdi her merhaleden, taa Beyazıd'dan, Van'dan,
Aynı top sesleri birbir geliyor her yandan
Ne kadar duygulu, engin ve mubarek bu seher!
Kadın erkek ve cocuk, gonlu dolanlar, yer yer,
Dinliyor hepsi buyuk hatıralar ruzgarını,
Caldıran topları ardınca Mohac toplarını
Gokte top sesleri, bir bir, nerelerden geliyor?
Mutlaka her biri bir başka zaferden geliyor:
Kosva'dan, Niğbolu'dan, Varna'dan, İstanbul'dan
Anıyor her biri bir vak'ayı heybetle bu an;
Belgrad'dan mı? Budin, Eğri ve Uyvar'dan mı?
Son hudutlarda yucelmiş sıradağlardan mı?
Deniz ufkunda bu top sesleri nerden geliyor?
Barbaros, belki, donanmayla seferden geliyor!
Adalar'dan mı? Tunus'dan mı, Cezayir'den mi?
Hur ufuklarda donanmış iki yuz pare gemi
Yeni doğmuş aya baktıkları yerden geliyor;
O mubarek gemiler hangi seherden geliyor?
Ulu mabedde karıştım vatanın birliğine
Cok sukur Tanrıya, gordum, bu saatlerde yine
Yaşıyanlarla beraber bulunan ervahı
Doludur gonlum ışıklarla bu bayram sabahı

YAHYA KEMAL BEYATLI





VUSLAT

Bir uykuyu cananla beraber uyuyanlar,
Omrun butun ikbalini vuslatta duyanlar,
Bir hazzı tukenmez gece sanmakla zamanı,
Gormezler ufuklarda, şafak soktuğu anı

Gordukleri ru'ya ezeli bahcedir aşka;
Her mevsimi bir yaz ve esen ruzgarı başka
Bulbulden o eğlencede feryad işitilmez;
Gul solmayı; mehtab, azalıp gitmeyi bilmez

Gok kubbesi her lahza, butun gozlere mavi
Zenginler o cennette fakirlerle musavi;
Sevdaları hulyalı havuzlarda serinler,
Sonsuz gibi, bir fiskiye ahengini dinler

Bir ruh, o derin bahcede bir defa yaşarsa
Boynunda O'nun kolları, koynunda O varsa,
Dalmışsa O'nun saclarının rayihasiyle,
Sevmekteki efsunu duyar her nefesiyle

Yıldızları, boydan boya doğmuş gibi, varlık
Bir mucize halinde o gozlerdendir artık
Kanmaz, en uzun buseye, optukce susuzdur
Zira, susatan zevk, o dudaklardakı tuzdur

İnsan ne yaratmışsa yaratmıştır o tuzdan
Bir sır gibidir azcok ilah olduğumuzdan
Onlar ki bu guller tutuşan bahcededirler
Bir gun nereden hangi tesadufle gelirler?

Aşk, onları sevkettiği gunlerde, kaderden
Ruzgar gibi bir sevk alır, oldukları yerden
Geldikleri yol, omrun ışıktan yoludur o!
Alemde bir akşam ne semavi koşudur o!

Dort atlı o gerdune, gelirken dolu dizgin,
Sevmiş iki ruh ufku gorurler daha engin,
Simaları her lahza parıldar bu zeferle;
Gok, her tarafından, donanır meş'alerle!

Bir uykuyu cananla beraber uyuyanlar,
Varlıkta butun zevki o cennette duyanlar
Dunyayı unutmuş bulunurken o sularda,
Zalim saat ihmal edilen vakti calar da

Bir an uyanırlarsa leziz uykulardan,
Baştanbaşa, heryer kesilir kapkara, zindan
Bir faciadır boyle bir alemde uyanmak
Gunden gune, hicranla bunalmış gibi, yanmak

Ey tali! Olumden ne beterdir bu karanlık!
Ey aşk! O gonuller sana maloldular artık!
Ey vuslat! O aşıkları efsuna ramet!
Ey tatlı ve ulvi gece! Yıllarca devam et!

YAHYA KEMAL BEYATLI






MEHLİKA SULTAN

Mehlika Sultan'a aşık yedi genc
Gece şehrin kapısından cıktı:
Mehlika Sultan'a aşık yedi genc
Kara sevdalı birer aşıktı

Bir hayalet gibi dunya guzeli
Girdiğinden beri ru'yalarına;
Hepsi meşhur, o muamma guzeli
Gittiler gormeye Kaf dağlarına

Hepsi, sırtında aba, gunlerce
Gittiler icleri hicranla dolu;
Her gunun ufkunu sardıkca gece
Dediler: ''Belki bu son akşamdır''

Bu emel gurbetinin yoktur ucu;
Daima yollar uzar, kalp uzulur:
Omru oldukca yurur her yolcu,
Varmadan menzile bir yerde olur

Mehlika'nın kara sevdalıları
Vardılar cikrigi yok bir kuyuya,
Mehlika'nın kara sevdalıları
Baktılar korkulu gozlerle suya

Gorduler: ''Aynada bir gizli cihan
Ufku cepcevre olum servileri''
Sandılar doğdu icinden bir an
O, uzun gozlu, uzun saclı peri

Bu hazin yolcuların en kucuğu
Bir zaman baktı o viran kuyuya
Ve neden sonra gumuş bir yuzuğu
Parmağından sıyırıp attı suya

Su cekilmiş gibi ru'ya oldu!
Erdiler yolculuğun son demine;
Bir hayal alemi peyda oldu
Goctuler hep o hayal alemine

Mehlika Sultan'a aşık yedi genc
Seneler gecti, henuz gelmediler;
Mehlika Sultan'a aşık yedi genc
Oradan gelmeyecekmiş dediler!

YAHYA KEMAL BEYATLI





MOHAC TURKUSU

Bizdik o hucumun butun aşkıyle kanatlı;
Bizdik o sabah ilk atılan safta yuz atlı

Uctuk Mohac ufkunda gorunmek hevesiyle,
Canlandı o meşhur ova at kişnemesiyle!

Fethin daha bir ulkeyi parlattığı gundu;
Biz uğruna can verdiğimiz yerde gorundu

Gul yuzlu bir afetti ki her pusesi lale;
Girdik zaferin koynuna, kandık o visale!

Dunyaya veda ettik, atıldık dolu dizgin;
En son koşumuzdur bu! Asırlarca bilinsin!

Bir bir acılırken goğe, son def'a yarıştık;
Allaha giden yolda meleklerle karıştık

Gectik hepimiz dort nala cennet kapısından;
Gorduk ebedi cedleri bir anda yakından!

Bir bahcedeyiz şimdi şehitlerle beraber;
Bizler gibi olmuş o yiğitlerle beraber

Lakin kalacak doğduğumuz toprağa bizden
Şimşek gibi bir hatıra nal seslerimizden!

YAHYA KEMAL BEYATLI




SES

Gunlerce ne gordum ne de kimseye sordum,
'Yarab! Hele kalp ağrılarım durdu!' diyordum
His var mı bu alemde nekahat gibi tatlı?
Gonlum bu sevincin helecaniyle kanatlı
Bir taze bahar alemi seyretti felekte,
Mevsim mutehayyil, vakit akşamdı Bebek'te;
Akşam! Lekesiz, saf, iyi bir yuz gibi akşam!
Ta karşı bayırlarda tutuşmuş iki uc cam;
Sakin koyu, şen cepheli kasriyle Kucuksu,
Ardında vatan semtinin ormanları kuytu;
Bir neş'eli hengamede cepcevre yamaclar
Hep aynı tehassusle meyillenmiş ağaclar;
Dalgın duyuyor ruzgarın ahengini dal dal,
Baktım suzulup gecti acıktan iki sandal;

Bir lahzada bir pancur acılmış gibi yazdan
Bir bestenin engin sesi yukseldi Boğaz'dan
Coşmuş yine bir aşkın uzak hatırasıyle,
Aksetti uyanmış tepelerden sırasıyle,
Dağ dağ o guzel ses butun etrafı gezindi:
Gormuş ve gecirmiş denizin kalbine sindi
Ani bir uzuntuyle bu ru'yadan uyandım
Tekrar o alev gomleği giymiş gibi yandım,
Her yerden o, hem aynı bakış, aynı emelde,
Bir kanlı gul ağzında ve mey kasesi elde;
Her yerden o, hem aynı guzellikte, gorundu,
Sandım bu biten gun beni ramettiği gundu

Yahya Kemal Beyatlı
 
Üst Alt